Bir rüya belki de...
Zerdüşt ne arıyorsun uyuyanaların yanında? Neydi ki seni uyandıran.
-Yada- uyandın mı gerçektende rüya mıydı yoksa -gerçek sandığın da-?
var mı yanında uyanan o erkenci kuşlardan yoksa yalnız mısın sen hala?
Peki ya Zerdüşt -kim- hangi rüyadan uyandırdı seni-
Beni anlamıyorlar dersin Zerdüşt: Duyar mı ki onlar seni?
Beni anlamıyolar dersin Zerdüşt: Uyanmışlar mıdır onlar senin gibi?
Sende mi beklersin uyuyanlardan duysa bile anlamasını, Konuşsa bile anlamasını?
Senden görüyorum ben Zerdüşt: Halka değil yoldaşlarına Seslen!
-İşte bende- Yazıyorum tekrar kimse duymasa veya okumasa bile. En çokta kendime yazıyorum ve yine soruyorum kendime doğru muyum ki kendime diye?
Her kim varsa ona doğru olan ben tüm yalanları kendime mi saklıyorum dürüst olayım diye?
Avutuyor muyum sahi? İçimden mi geçmiş o söylediklerim oysa kim duyar kendime bile söylemediklerim?
Kendimle yaşıyorum bu hayatda ve en çokta bu rüyada.
Önce kaçıyor ve sonra pişman oluyor bu kaçışa.
Yüzerek yaşanıyorum bu hayatı. Azgın bir nehrin deli suları gibi akıyor ve geçiyor zaman ve vuruyor o sert dalgalar.
Üstelik ne kadar da yüzsüzmüş bu sular? Önce boğar ve sonra nefes al der?
Ve yüzüyorum sanırım hala durdu su belkide ama almalıyım ki en büyük nefesi geliyor belli tekrardan. Gelecek.
Geçip gidiyor zaman: Hiç yaşayamadım diyor vicdan kendi köşesinde.
Geçip gidiyor zaman: Ve ağlıyor o çocuk kendi köşesinde; bu sefer saklanmış içime de geçmiş kendi köşesinde. Sarılmak istiyor belki de? Kim demiş ki ona her şey geçecek? Teselli vermiş ve zehirlemiş onu şimdi kim iyileştirecek? Öğrenmiş sanırım artık büyümeyi işte belkide o ağlatıyor...
Korkumdur ki: Büyür o çocuk ve sonunda kalmaz ki içimde çocuk? Ruhum alışık mıdır boş bir köşeye?
Kimse tanımıyor belki de beni ve bende korkuyorum ki: Bende mi tanımıyorum o çocuğu?
Sevmeden geçiyor zaman belli ki...
Mutluluğu arıyor bir keşfim ve buluyor her seferinde ancak yorgun düşüyor ki her seferinde mutlu olabilsin?
Soruyorum bende, diyorum; Ne yorgun kıldı ki seni? Mutluluk arayışın mı? Mutluluk koca bir zehir miydi ki yorgun kalasın? Söylüyorum o halde ve sende biliyorsun aslında: arama daha fazla madeninden çıkar.
Bildiğime bakma cahilimdir ben ki yinede konuştum sana.
Oysa o mutluluk sahipleri -Ki onlar kaşif bile değildir belki de mutluluk keşfetmiştir onları?- onlar bilmez mutluluk aranır mı? Bulunur mu mutluluk?